ev
ince bir başağrısıyla akşamı ederdim
bir usta uğraşmıştır ve demir kollar ardında hayat üçmetrekare bir alandır
ocakta cinsiyet rollerini yakarak hazırladığım ezogelin tütmektedir
her derdimize deva davlumbaz ışığı biraz çıplak baldırıma
biraz ezogeline vurmak noktasında parçalanmıştır
deriz ya
şirin sıcacık bi yer, yeter de artar canımdır
akşamüstleri bir de çok erken sabahlar
her şeyleri romantize etmeye yetecek güneş ışığıyla takas
böyle ikna etmişim kendimi
avuç avuç alıp zihnimin duvarlara saçmışım
hayatımdaki gölgeler böyle çıkıyor, evet, sen ne dememi isterdin?

